Duyguca
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Duyguca

Duyguların buluştuğu,Umutların varolduğu,Yalnızlıkların son bulduğu,Güzelliklerin sel olduğu,Unutulmaz anların yaşandığı,Candan dostlukları anlatan Adresiniz DUYGUCA.....
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bakkal ve papagan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kahramankentli

Kahramankentli


Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 20/03/10
Yaş : 49
Nerden : DİYAR-I EDELER

Bakkal ve papagan Empty
MesajKonu: Bakkal ve papagan   Bakkal ve papagan EmptyPaz Mart 21, 2010 9:44 am

Bakkal ve Papağan


Bir bakkalın yeşil renkli, güzel sesli, söz söylemesini bilen
bir papağını vardı.
Bu papağan dükkânın bekçisi gibiydi. Alışverişe gelenlere,
nükteli sözler söyleyerek şakalar yapardı. İnsanlar bir şey
sorduğunda insan gibi cevap verir ve onlarla güzel güzel
konuşurdu. Papağanlara has ötüşü de çok tatlıydı.
Efendi bir gün evine gitmiş, papağan ise bakkalda bekçilik
yapıyordu. Bir kedi, kovaladığı fareyle birlikte dükkânın
içine daldı. Can korkusuyla ne yapacağını şaşıran zavallı
papağan, bir o yana, bir bu yana kaçmaya çalıştı. Dükkânın bir
köşesine sıçrayınca orada bulunan gül yağı şişelerini devirdi.
Şişeler kırıldı, yağlar döküldü. Ortalık iyice karıştı.
Hiçbir şeyden haberi olmayan dükkân sahibi işine döndü.
Etrafına bakıp durumu anlayınca çok kızdı. Papağanın üstüne
dökülen yağlardan, bu işi onun yaptığını düşündü. O öfkeyle
papağanın başına vurdu. Vurmasıyla da olan oldu. Papağanın
başındaki tüyleri döküldü. Kel oldu, dili tutuldu, konuşamaz
oldu.
Bakkal yaptığına pişman olup ah vah etmeye başladı ama ne
çare. Saçını, sakalını yolarak, ''Keşke elim kırılsaydı da o
tatlı dilli papağanıma vurmasaydım'' diye yakınması boşunaydı.
Papağan kel başıyla, sessiz sedasız sinmiş bir vaziyette
oturuyordu.
Bakkal, papağanın eski neşeli haline dönmesi için, etrafa
sadakalar ve hediyeler dağıttı. Aradan günler geçmesine
rağmen, kuş hiç konuşmadı. Bakkal, papağanın bir daha hiç
konuşmayacağı düşüncesiyle şaşkın ve ağlamaklı bir haldeydi.
Kunuşturmak için türlü türlü acayip ve garip sesler çıkararak
onu neşelendirmeye çalıştıysa da bir fayda sağlayamadı.
Dükkân sahibi uğraşını sürdürürken, bir ara dükkânın önünden
kel başlı bir derviş geçti. Papağan onu görünce dile geldi.
''Hey arkadaş'' diye, dervişe seslenerek,
''Sen nasıl böyle kel oldun? Yoksa sen de gül yağı şişelerini
mi kırdın?'' dedi.
Papağanın bu sözünü duyanlar gülmeye başladı. Çünkü papağan,
kel başlı dervişin de kendisi gibi gül yağı şişelerini
devirdiği için, sahibi tarafından başına vurularak saçlarının
döküldüğünü zannediyordu.
***
Papağanın, kendisini dervişle kıyas etmesi kendi bilgi ve
tecrübesiyle sınırlıdır. Derviş, bağlı olduğu tarikat ve
meşrep gereği o halde gezmekteydi. Bunu bilmeyen papağanın
yaptığı değerlendirme, insanların kendisine gülmesine sebep
olmaktadır.
İnsanların, Allah dostları hakkında yanılgıya düşmeleri de
aynı sebepledir. İnsanlar velîleri kendi nefisleriyle kıyas
ederler.
Acı suyla tatlı suyun berraklığı aynıdır. İkisini ayırt
edebilmek tatmakla mümkündür. Allah'ın dostlarını
değerlendirebilmek için, o makam ve hali yaşamak ve tatmak
gerekir.
Bilgi sahibi olmadan yaptığımız kıyaslamalar, papağan misali
gülünç durumlara düşmemize sebep olur.


MESNEVİDEN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bakkal ve papagan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Duyguca :: İnanç Dünyası :: Dini Hikayeler-
Buraya geçin: